Sizi Oxuduqdan Sonra Daha Yaxşı Bir "İnsan" Edəcək 27 Roman Gündəm

Sizi Oxuduqdan Sonra Daha Yaxşı Bir "İnsan" Edəcək 27 Roman

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1. "Ruhlar Evi", (1982) Isabel Allende

 
"Ruhlar Evi", (1982) Isabel Allende

Şili'nin seçimle iş başına gelen, askeri bir darbeyle devrilip öldürülen Marksist başkanı Salvador Allende'nin son saatleri nasıl geçti? Nobel ödüllü büyük şair Pablo Neruda'nın cenaze töreni, faşist diktatör Pinochet'nin onca baskısına karşın, nasıl bir gösteriye dönüştü? 

Ruhlar Evi adlı bu ilk romanında, bir ailenin üç kuşağını, yetmiş yıllık bir süreç içinde yaşananları ustalıkla dile getiriyor.

2. "Damızlık Kızın Öyküsü", (1985) Margaret Atwood

"Damızlık Kızın Öyküsü", (1985) Margaret Atwood

"Damızlık Kızın Öyküsü" The Handmaid's Tale, Margaret Atwood'un meşhur romanıdır.

Atwood romanında distopyanın güçlü feminist yönünü göstermiştir. Romanında kadın haklarının bugünkü hâlinin tersine döndüğünde çıkacak sonucu incelemiştir.

3. "Barbarları Beklerken", (1980) John Maxwell Coetzee

"Barbarları Beklerken", (1980) John Maxwell Coetzee

Nobel ödülü sahibi J. M. Coetzee, bu romanında hayalî bir imparatorlukta geçen olayları anlatıyor. Ancak, yazarın 1970'ler Güney Afrika'sına gönderme yaptığı rahatlıkla seziliyor.  

Geniş topraklara yayılmış bir imparatorluğun en ucundaki bölgede yaşayan Barbarlar, sözümona, ayaklanmak, imparatorluğu tehdit etmek üzeredirler. 

Onları bastırmak bahanesiyle merkezden gönderilen Albay ve emrindekiler, müthiş bir işkence ve kıyım başlatırlar. Bu olaylar, o bölgede görevli, yıllardır başkentin yüzünü görmemiş Sulh Yargıcı'nın ağzından aktarılır.

4. "Karanlığın Yüreği", (1899) Joseph Conrad

"Karanlığın Yüreği", (1899) Joseph Conrad

Görevli olduğu şirketin Belçika Kongosu'ndaki şubelerine yolculuk eden Marlow, karanlığın çöktüğü bu coğrafyada ummadığı dehşetlerle karşılaşır. Marlow, Kurtz'a doğru ilerlerken, medeniyete ve kendisine olan güveninin parçalandığını da fark eder. 

Joseph Conrad'ın "Karanlığın Yüreği" isimli eseri "medeniyet"i kavramının müphemliğini gözler önüne seriyor. 

Joseph Conrad'ın 19. yüzyılın son yılında yazdığı Karanlığın Yüreği, tarihin en kanlı asırlarından bir tanesine damgasını vuran savaşlar, gelişen teknolojinin açtığı uçurumlar, modernliğin allak bullak ettiği toplumlar gibi konulara giriş niteliğinde.

5. "Görülmeyen Adam", (1952) Ralph Ellison

"Görülmeyen Adam", (1952) Ralph Ellison

"Görülmeyen Adam", beyaz kültür içinde mücadele eden bir siyahın gözünden Amerika'nın en çarpıcı paradokslarını sergiliyor. Amerikan toplumunun her katmanına girip çıkan roman kahramanı, Güney'in pahalı kolejlerinden Harlem'in tekinsiz sokaklarına, ayaklanmalardan kilise ayinlerine uzanıyor; siyahların ayakta kalma ve onur mücadelesinde kullandığı her tür stratejiyi deniyor. 

Amerikan edebiyatının önemli yapıtlarından kabul edilen "Görülmeyen Adam", ırkçılık, eşitlik, özgürlük gibi kavramları hem toplumsal hem de felsefî ve psikolojik boyutları ile alıyor.

6. "Başkan Babamızın Sonbaharı", (1975) Gabriel Garcia Marquez

"Başkan Babamızın Sonbaharı",  (1975) Gabriel Garcia Marquez

"Başkan Babamızın Sonbaharı", ölmek üzere olan, ama bir türlü ölmek bilmeyen, yaşama tutunmak adına ne cinayetler işleyip ne kanlar döken bir diktatörün öyküsüdür. 

"Başkan Babamızın Sonbaharı"nı okurken, çağımızda da devam eden acıları, umutsuzlukları görür; ancak yine de umudu kovalamaya tanık oluruz...

7. "Cesur Yeni Dünya", (1932) Aldous Huxley

"Cesur Yeni Dünya",  (1932) Aldous Huxley

Zamyatin'den bir hayli etkilenen Huxley'in romanı da 26. yüzyılda geçer. Genetik bilim ve üreme yolları vasıtasıyla insanlar bir çok yönden değiştirilmiştir. İnsanlar hastalıkları yenmiş; ırklar arasında eşitlik sağlanmış, sağlıklı, zengin ve mutlu bir toplum oluşturulmuştur. 

İlk etapta ütopya gibi görülecek bu durum ancak bir çok insanî değerin yok edilmesiyle mümkün olmuştur...

8. "Dava", (1925) Franz Kafka

"Dava",  (1925) Franz Kafka

Bir sabah ansızın tutuklandığını; ama normal yaşamına devam edebileceğini öğrenen Josef K., neyle suçlandığı bildirilmediği için önce bunu bir şaka sansa da, kısa sürede durumun ciddiyetini kavrar. Ancak ne mahkemeye çıkarılır ne de savcılarla görüşebilir. Çalıştığı bankada, kaldığı pansiyonda, gittiği yerlerde herkes, anlaşılmaz bir biçimde bu davadan haberdardır. Kaderin bir tür oyunuyla sürüklenir durur, savunma gücü yoktur, bir hiçtir o.

Aslında ortada gerçek bir dava da yoktur.Kafka'nın burada anlatmak istediği Bay K. zaten yaşam ya da dünya tarafından tutuklanmış; fakat bunun bilincine hiçbir zaman varamamış olmasıdır.

Tüm modern edebiyatın en büyük isimlerinden biri olarak kabul edilen, eserlerini Almanca kaleme alan Çek yazar Franz Kafka'nın "Kafkaesk" olarak tanımlanan, kendine özgü tarzının en önde gelen örneklerinden olan "Dava", bir distopya olarak da okunabilir. Kafka'nın şahsi kabuslarıyla, kabusa dönüşen bir bürokrasinin bileşimiyle oluşan bir distopya...

9. "Schindler’in Listesi", (1982) Thomas Keneally

"Schindler’in Listesi", (1982) Thomas Keneally

Schindler; Musevi sorununa, II. Dünya Savaşı'nda kendisine ait Krakow'daki fabrikasına toplama kamplarından kaçırttığı tutsaklarla cevap vermiş bir Alman sanayicisidir. Soykırımda onun listesinde yer almak demek tutsak bir Musevinin geleceği için en azından bir umut demekti...

10. "Sevilen", (1987) Toni Morrison

"Sevilen", (1987) Toni Morrison

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Toni Morrison'un 1988 Pulitzer Edebiyat Ödülü'nü kazanan bu büyük romanın konusu, Amerika'nın iç savaşını izleyen yıllarda Ohio'da geçiyor; ve köle Sethe'nin ve ailesinin çevresinde dönüyor. 

Roman, Sethe'nin kölelikten özgürlüğe doğru yaptığı zorlu yolculuğu anlatırken, ırk ayrımının olanca şiddetiyle hüküm sürdüğü günlerde geçen olayları olanca gerçekliğiyle anlatıyor.

11. "Ağla Sevgili Yurdum", (1948) Alan Paton

"Ağla Sevgili Yurdum", (1948) Alan Paton

Bütün yaşamı Güney Afrika'da geçen, önceleri zengin beyaz çocukların eğitmenliğini, sonraları kara çocukların kapatıldığı bir "ıslahevi"nin yöneticiliğini yapan Alan Paton, "Ağla Sevgili Yurdum"da; siyah insanlarla beyazların çelişki ve çatışmalarının yaşandığı bir ortamı, tüm yalınlığıyla anlatıyor.

1930'lu yıllarda Güney Afrika'da birtakım yenilikler yapılmaya başlanmış; ancak, alabildiğine ilkel koşullarda yaşayan, ezilen, sömürülen, hor görülen kara derili insanların bu değişime ayak uydurmaları son derece sancılı olmuştur.

Hem zorlu bir yaşamla hem de aynı ölçüde acımasız beyazlarla cebelleşen; ama o ülkenin kendi ülkeleri olduğu ve sevgide, acıda, emekte dayanışma içinde olmaları gerektiği bilincini edindikçe kendilerini kanıtlama savaşımına girişen bu insanların dramı, Ağla Sevgili Yurdum'da en doğal hâliyle kağıda dökülmüştür.

12. "Ivan Denisoviç'in Bir Günü", (1962) Aleksandr Soljenitsin

"Ivan Denisoviç'in Bir Günü", (1962) Aleksandr Soljenitsin

Yayımlandığında dünyada hem edebi hem de siyasi yankı uyandıran İvan Denisoviç'in Bir Günü, Stalinist baskıyı edebiyata taşıyan ilk roman.

Aleksandr İsayeviç Soljenitsin, "İvan Denisoviç'in Bir Günü"nde, toplama kamplarındaki acımasız yaşama ve çalışma koşulları karşısında onurunu ve haysiyetini korumaya çalışan insanları anlatıyor. Kirli, soğuk ve adaletsiz bir ortamda hayata tutunan mahkûmların, insanlık dışı düzene nasıl direnç gösterdiklerini resmediyor.

Soljenitsin'in kendi anılarından yola çıkarak yazdığı roman, 1962 yılında yayımlandığında Sovyetler Birliği'nde büyük yankı uyandırmış, kısa sürede toplatılmış ve yasaklanmıştı. Stalinist dönemin yazarlar üzerindeki siyasi baskısını anlamak için okunması gereken bir roman.

13. "Gazap Üzümleri", (1939) John Steinbeck

"Gazap Üzümleri", (1939) John Steinbeck

John Steinbeck'in tartışmasız en büyük eseri olan ve ona Pulitzer ödülünü kazandıran "Gazap Üzümleri", 1939'da ilk kez yayınlandığında büyük tartışmalara yol açmıştır. Tüm dünyayı etkileyen "Büyük Buhran" döneminde, tarımın kapitalistleşmesi ve krizler sebebiyle fakirleşen kitlerlerin ayakta kalma mücadelesinin anlatıldığı bu romanda Steinbeck, açlık, sefalet ve zorbalık yüzünden evlerini terk edip yollara düşmek zorunda kalan binlerce işçi ailesinden birine odaklanıyor. 

Boşa çıkan umutların, hüzne dönüşen sevinçlerin arasında insanlığın direncini ve onurunu çarpıcı bir dille anlatan, kapitalizmi sonuna kadar eleştiren "Gazap Üzümleri", 20. yüzyılın en önemli eserlerinden biri olarak görülüyor.

14. "Gece Ana", (1961) Kurt Vonnegut

"Gece Ana", (1961) Kurt Vonnegut

2. Dünya Savaşı'nda Almanya'da bir Amerikan casusunun hikâyesini anlatan "Gece Ana" casusun Almanların ne kadar kahraman bir ulus olduğunu anlattığı bir radyo programında aslında Amerika'ya gizli şifreler yollamaktadır. Casus savaştan sonra yakalanır; ancak  Amerika adına çalıştığını kanıtlayamaz...

15. "Germinal", (1885) Emile Zola

"Germinal", (1885) Emile Zola

1860'larda, Fransa'nın kuzeyinde, sıradan bir gecede, genç ve işsiz bir adam olan Étienne, Montsou'ya yürümektedir. Burası, sömürüye, yoksulluğa ve ölüme terk edilmiş bir madenci kasabasıdır. Étienne, kasabanın geçim kaynağı olan maden ocağına inecektir. Ancak sermaye sahiplerinin giderek ağırlaştırdığı çalışma şartları, tüm kasaba halkını özgürlük ve ekmek için karşı konulamaz bir mücadeleye sürükleyecektir. 

Germinal, işçi sınıfı mücadelesini en yalın doğallığıyla anlatan bir yapıttır. Romanda, maden ocaklarındaki ağır ve tehlikeli çalışma koşulları, maden işçilerinin yoksulluğu, iç dünyaları, sevgileri ve mücadeleleri son derece gerçekçi bir anlatımla tasvir edilir. 

Zola'nın uzun süreli gözlemlere dayanarak oluşturduğu eser, tarih sahnesinde etkin bir özne olarak kendini duyuran proletaryayı, roman kahramanı olarak yeniden canlandırır.

16. "Otomatik Portakal", (1962) Anthony Burgess

"Otomatik Portakal", (1962) Anthony Burgess

Orijinal ismi "A Clockwork Orange" olan yapıt İngiliz edebiyatçı ve müzisyen Anthony Burgess tarafından kaleme alınmıştır. Kitap, esas olarak insanın makineleştirilmesine yönelik klasikleşmiş bir distopya ve kara mizah örneğidir. Yapıt, usta yönetmen Stanley Kubrick tarafından filme de alınmıştır ve en başarılı roman uyarlamalarından biri olarak kabul edilmektedir.

17. "Hayvan Çiftliği", (1945) George Orwell

"Hayvan Çiftliği", (1945) George Orwell

Kurgu ustası İngiliz yazar George Orwell'ın Sovyet totalitarizmine yönelik alegorik, fabl tarzında bir eleştirisi ve distopya örneğidir. Kitap yayımlandığında büyük ses getirmiş ve olumlu eleştiriler almıştır. Ancak Sovyetlerle arasını bozmak istemeyen İngiltere'de sansüre uğramıştır.

18. "Fahrenheit 451", (1953) Ray Bradbury

"Fahrenheit 451", (1953) Ray Bradbury

Amerikalı yazar Bradbury'in romanı kitapların itfaiyeciler tarafından yakıldığı, kitap okuyan, düşünen insanların yok edildiği, insanların sadece beyin yıkayan, eğlence amaçlı televizyon programları izlediği baskıcı bir toplum yapısını anlatır. Yapıt Fransızyönetmen François Truffaut tarafından beyaz perdeye de aktarılmıştır.

19. "1984",(1949) George Orwell

"1984",(1949) George Orwell

Sırada bir başka Orwell yapıtı var. Romanın distopik dünyasında totaliter bir merkezi tek partinin yönetiminde korku, propaganda ve beyin yıkama faaliyetleri ile halkın sürekli yönlendirilmesi ve baskı altında tutulması anlatılmaktadır. Kitap komünizm ve faşizm gibi totaliter rejimlerin sağlam bir eleştirisidir. Roman daha sonra çok ünlenecek olan "Büyük Birader" gibi kavramları da içermektedir. Sadece distopya örneklerinin değil, genel anlamda en başarılı roman örneklerinden de biridir...

20. "Zorba", (1946) Nikos Kazancakis

"Zorba", (1946) Nikos Kazancakis

"Zorba", Nikos Kazancakis'in ölümsüz eseridir. 1930'larda geçen roman, adı kitapta hiç belirtilmeyen Yunan asıllı genç bir İngiliz yazarın ağzından anlatılır. Hayattan fazlaca bir beklentisi olmayan bu mutsuz entellektüel, bir süreliğine kendisini dinlemek ve yaşantısına çeki düzen vermek üzere kitaplarını bir kenara koyarakYunanistan'ın Girit adasına gelir.

Burada kendisine ait linyit kömürü madenleriyle de ilgilenecektir. Yazar burada aşırı davranışları olan, kaba saba ama hayata şehvetle bağlı orta yaşlı bir Yunan olan Alexis Zorba ile tanışır ve onu işe alır. 

Zamanla hayatı tutkuyla yaşayan Zorba'nın felsefesi, yazarı derinden etkileyecektir...

21. "Uçurtma Avcısı", (2003) Halit Hüseyni

"Uçurtma Avcısı", (2003) Halit Hüseyni

"Uçurtma Avcısı", Afganistan doğumlu Amerikalı yazar Halit Hüseyni'nin (Khaled Hosseini) ilk romanı. 2003 yılında yayınlanan kitap bir Afgan tarafından İngilizce yazılmış ilk romandır. New York Times'ın en çok satanlar listesinde bir numaraya kadar yükselmiştir.

Bu kitap şu an yaşanmakta olan yeni sömürgecilik dönemi, küreselleşme, kültürler arası çatışma, dinî ikiyüzlülük, ırkçılık, iç savaş ve göç gibi konulara bakış açısı getirmektedir. Ayrıca cinsiyet ilişkileri/rolleri gibi kavramlara da değinmektedir.

22. "Yaralısın", (1974) Erdal Öz

"Yaralısın", (1974) Erdal Öz

12 Mart 1971 sonrasında üç kez tutuklanan Erdal Öz'ün ödüllü romanı "Yaralısın", 12 Mart'ta yapılan işkenceleri tüm çıplaklığıyla anlatıyor.

23. "Küçük Şeylerin Tanrısı", (1997) Arundhati Roy

"Küçük Şeylerin Tanrısı", (1997) Arundhati Roy

Arundhati Roy, İngiltere'nin en saygın edebiyat ödülü olan Booker Ödülü'nü 1997 yılında "Küçük Şeylerin Tanrısı" adlı romanıyla aldı. 

Yasak bir aşkın çökerttiği bir ailenin soluk kesen dramını anlattı. Varlıklı bir Hindu ailesinin güzel kızı Ammu, ailesinin yanında çalışan bir işçiye aşık olur. Önüne geçilmez, kural tanımaz, tutkulu bir aşkla bağlanırlar birbirlerine. Oysa genç adam Dokunulmazlar sınıfındadır... 

Hindistan'da yayınlandığında, Hristiyan bir Hindu kadınıyla alt kasttan bir erkek arasındaki aşk ve aşk sahneleri Hint gelenek ve göreneklerine aykırı düştüğü için büyük tartışmalara yol açan "Küçük Şeylerin Tanrısı" bir solukta okunan bir roman.

24. "Veba", Albert Camus

"Veba", Albert Camus

"Veba" Albert Camus'nün 1947 yılında yayınlanan en önemli romanlarından biridir. Camus, romanda, Cezayir'deki Oran şehrinde yaşanan veba salgınını çeşitli satırarası okumaları ile anlamlandırılacak şekilde anlatmıştır. 

Kitapta yapılan analojilerin en önemlisi tüm Avrupa'ya adeta kara bir veba gibi yayılan Naziler'in Fransa'yı işgalidir. 

Camus, varoluşun saçmalığına karşı, yine de umutlu olmayı, mücadele etmeyi ve hayata anlam katmayı önerir.

25. "Suç ve Ceza", (1866) Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

"Suç ve Ceza", (1866) Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Dostoyevski'nin en meşhur romanı olan "Suç ve Ceza" fakir bir hukuk fakültesi öğrencisi olan Raskolnikov'un tefeci bir kadını ve kardeşini öldürmesiyle ilerler. 

Dostoyevski'nin ahlâk, suç, ceza, masumiyet, iyilik ve kötülük, Tanrı ve din gibi önemli konu ve kavramları işlediği metafizik romanlarından bir diğeridir...

27. Seymur Baycan. "QUQARK"

28. Rasim Qaraca. "ON BİR GECƏ"

 

 

 

 

Qiymət 2/5 (40%) (1 səs)

Digər xəbərlər

Səkinə Qərib. QUM KİMİ SÜZÜLÜB GEDƏN. hekayə

Asiman Eyniyev. "Məktub"

Ceyhun Mirzəli. Kino bizə nə deyir Umberto D. Esse

Türkan Zamanova. Şeirlər

Kitab üçün düzgün ad seçimi

Şərhlər